Yeni yapılan bilimsel bir araştırmaya göre RNA’daki riboz şekeri güneş sistemimizdeki kuyruklu yıldız ve asteroitlerde muhtemelen bulunuyor ve belki de evrende düşünüldüğünde çok daha bol olabilir. Elde edilen bu bulgu sadece Dünya’daki hayatın kökenlerinde dair bir çalışma olmamakla beraber, aynı zamanda bu gezegenin ötesinde ne kadar hayat olabileceğini de anlamamıza imkan verecektir.
Bilim insanlarının hayat için olması gereken birkaç molekül olarak saydıkları, amino asitler, nükleobazlar ve diğer bileşenler kuyruklu yıldızlardaki buzların uzay radyasyonuyla etkileşimlerinden oluşabilir. Fakat riboz yani RNA belkemiği bugüne kadar bulunmaz hint kumaşıydı.
Perşembe günü Science’da yayınlanan yeni çalışmada, bulmacanın diğer bir parçasının tanımlandığını söylüyor, NASA Ames Araştırma Merkezi’nden astrokimyager Andrew Mattioda. Kendisi çalışmada yer almamasına rağmen;” Eğer hayat için gerekli olan tüm bu moleküller uzayda her yerde mevcutsa, Dünya dışında hayat bulma olasılığı artıyor,” diyor.
Dünya’da RNA yani riboz nükleik asit hayatın oluşması için gerekli olan makromolekülden biri. Diğerleri ise; DNA ve proteinler.
Pek çok bilim insanı RNA’nın DNA’dan daha eski bir molekül olduğunu ve dünyada DNA’dan daha önce sahneye çıktığına inanıyor. Buna rağmen RNA ‘nın ana bileşeni riboz sadece özel koşullarda oluşuyor. Buna rağmen bilim insanları tüm bu koşulların gezegenimizin evriminden önce var olmadığını düşünüyor. O halde RNA dünyamıza nereden geldi ?
Araştırmacılar bu moleküllerin Dünya’ya asteroitler ve kuyruklu yıldızlarla nasıl geldiğini anlamak için güneş sistemi öncesi koşulları yeniden yarattılar. Böylece Fransız laboratuarı ribozun uzayda kolaylıkla oluşabileceğini görmek istedi.
Güneş sisteminin etrafındaki gezegen öncesi diskte (protoplanetary disc) en bol bulunan su,metanol ve amonyak bileşiklerinden başladılar. Sonra bunları vakuma yerleştirerek, 80 Kelvine (-193 C) soğuttular. Sonra oluşan buzları oda sıcaklığın ısıtarak, uçan moleküllerin süblimleşti ve ince film halinde bir materyal oluşturdu.
“Bu simülasyon kuyruklu yıldız buzlarından oluşuyor, onun toz taneciklerinde değil,” diyor Nice Sophia Antipolis Üniversitesi’nden araştırmanın yazarlarından kimyager Uwe Meierhenrich. Deney, tamamlamak 6 gün aldı ve yapay kuyruklu yıldız buzunda 100 mikrogram elde edildi.
Yapay kuyruklu yıldız buzları daha önce de yüzlerce kez laboratuvarda üretildi , fakat bugüne kadar hiç riboz şekerine rastlanmamıştı.
Nice Sophia Antipolis Üniversitesi’nden Cornelia Meinert, bunu deneyde sadece şeker değil, şekerle ilişkili moleküllerin ve amino asitler,karboksilik asitler ve alkollerin de üretildiğini belirtiyor. “ Birden çok fazla çeşitte molekül içeren bir numuneyle karşılaştık. Bu nedenle tek tek bileşenleri ayırmak oldukça zor oldu.
Meinert, ekibin çok boyutlu gaz kromatografisi adı verilen yeni bir teknik kullanana kadar bunun mümkün olmadığını söylüyor.
Araştırmacılar laboratuvarda üretilen buz numunelerin, güneş sisteminin diğer kesimlerinde kolayca yapılabileceğini belirtiyor. “Buz simülasyonumuz gezegen öncesi disklerde oluşabilecek genel bir proses. Potansiyel olarak bu ilk genetik materyal yıldızlararası uzayda bol olabilir,” diyor Meinert. Araştırmacılar benzeri şekilde bu şekerlerin diğer gezegenlerde hayatın temellerinin oluşturabilmesi açısından , önemli bir aşama olduğunu belirtiyor. Bu çalışma yeni çalışmalara yardım edecektir.
Kaynak : http://phys.org/news/2016-04-scientists-rna-abundant-space.html#jCp