
Diyabet ilacı olarak piyasaya çıkan Ozempic, iştah kesici özelliği nedeniyle diyet ilacı olarak biliniyor. Yapılan bilimsel çalışmalar sayesinde Ozempic’in olumlu ve olumsuz yönleri birer birer ortaya çıkıyor. Alınan son sonuçlara göre, Ozempic böbrek sağlığına iyi gelerek, diyabet kaynaklı böbrek hasarını azaltıyor.
En son sağlığına kalp sağlığına da faydası olduğu gösterilen ilaç, kronik böbrek yetmezliği gibi böbrek hastalıklarında da fayda sağlayabiliyor.
Ozempic’in ilaç tedarikçisi Novo Nordisk tarafından finanse edilen büyük bir uluslararası çalışma, ilacın diyabet veya kilo kaybı için yaygın olandan daha düşük bir dozda verildiğinde böbreklerin kazançlı çıktığını göstermektedir.
Denemeye 28 farklı ülkeden tip 2 diyabet ve kronik böbrek hastalığı olan 3.500’den fazla katılımcı katılmıştır – bu hastalık kombinasyonu bireyleri böbrek yetmezliği ve kalp krizi gibi ölümcül kardiyovasküler olaylar açısından çok daha yüksek bir risk altına sokmaktadır.
Haziran 2019 ile Mayıs 2021 arasında, denemeye katılanların yarısına rastgele olarak Ozempic’in aktif bileşeni olan haftalık küçük bir doz semaglutid verildi. Diğer yarısı ise plasebo aldı.
Haftalık enjeksiyonları alanlar, plasebo grubuna kıyasla böbrek fonksiyonu kaybında yavaşlama, daha düşük böbrek yetmezliği riski, daha düşük sistolik kan basıncı ve daha düşük kilo olarak gözlendi.
3,4 yıl sonra, Ozempic kullanan katılımcılarda önemli böbrek olayları riski yüzde 24, kalp krizi veya başka bir önemli kardiyovasküler olay yaşama riski yüzde 18 ve herhangi bir nedenden ölüm riski yüzde 20 daha düşük çıktı.
Avustralya’daki New South Wales Üniversitesi’nden nefrolog Vlado Perkovic, “Bu ilacı kullanıma sunarak diyabet hastalarının böbreklerini, kalplerini ve hayatlarını kurtarmış olacağız ve bu bir tedavinin yapabileceğien iyi şey olsa gerek. Böbrek hastalığının en yaygın nedenlerinden biri diyabet olmakla beraber, son yıllarda dramatik bir şekilde artan tip 2 diyabettir.”
Novo Nordisk’in Ozempic’i reçete etmenin daha fazla yolunu bulmak için mali bir teşviki olduğu açıktır, ancak diyabet tedavisinden böbrek tedavisine geçiş o kadar da büyük bir sıçrama değildir.
Tip 2 diyabet birçok ülkede kronik böbrek hastalığının en sık görülen nedenidir ve kan glikozunu dengelemeye çalışan diğer ilaçlar böbrekleri korumak ve hastalarda olumsuz kardiyovasküler sonuç riskini azaltmak için zaten reçete edilmektedir.
Endüstri tarafından finanse edilen ve edilmeyen ilk çalışmalar, Ozempic’in vücuttaki atık ve sıvının uzaklaştırılmasında ve kan basıncının kontrolünde kilit rol oynayan böbreklerin sağlığı için faydaları olabileceğini düşündürmektedir.
Bununla birlikte, Perkovic ve meslektaşları yayınladıkları makalede, az sayıda denemenin “önemli ölçüde azalmış böbrek fonksiyonuna sahip önemli sayıda katılımcıyı işe aldığını” yazıyor.
Araştırmacılar , “Bu tür hastalarda semaglutidin kardiyovasküler faydaları özellikle önemlidir, çünkü bu hastalar kardiyovasküler hastalık ve ölüm açısından en yüksek risk altındaki popülasyonlar arasındadır,” diye ekliyor.
Semaglutid, glukagon benzeri peptid-1 (GLP-1) reseptör agonisti olarak sınıflandırılır, yani kan şekeri kontrolünü iyileştirmek ve iştahı bastırmak için insan vücudundaki doğal bir hormonu taklit eder.
Semaglutid ve piyasadaki liraglutid ve tirzepatid gibi diğer GLP-1 agonistlerinin kardiyovasküler ve böbrek sağlığı üzerinde neden olumlu etkileri olduğu henüz anlaşılamamıştır.
Kilo kaybına katkıda bulunan bir faktör olsa da, Ozempic üzerinde yapılan son çalışmalar, vücut yağındaki azalmanın muhtemelen ilgili birçok süreçten sadece biri olduğunu göstermektedir.
Kalp hücreleri gibi, böbrekteki hücreler de GLP-1 reseptörleri sergiler, bu nedenle araştırmacılar Ozempic’in erken kanıtlarda görülen koruyucu etkilerinin kısmen ilacın doğrudan böbrekler üzerinde etkili olmasından kaynaklanabileceğinden şüphelenmektedir, bu da daha az iltihaplanma ve oksidatif stres ile sonuçlanabilir.
İlacın ayrıca kan glikoz seviyelerini, kan basıncını ve vücut ağırlığını düşürmek gibi dolaylı etkileri de olabilir – bunların hepsi böbrekler üzerindeki baskıyı hafifletebilir.
Yine de bunlar şimdilik sadece hipotez. Semaglutid ve benzeri ilaçların vücudun ana organlarını gerçekte nasıl etkilediğini anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
Diyabetik böbrek hastalığı olanlar için mevcut sınırlı tedavi seçenekleri göz önüne alındığında, hem Amerikan Diyabet Derneği hem de Kore Diyabet Derneği’nin mevcut kılavuzları, klinisyenlerin GLP-1 reseptör agonistlerini reçete etmeyi düşünmelerini önermektedir.
Araştırmacılar artık bu ilaç sınıfının genel olarak kronik böbrek hastalığı için de işe yarayıp ,yaramadığını veya sadece diyabetik böbrek hastalığı olanlar için yararlı olup olmadığını araştırmak istiyor.
Çalışma New England Journal of Medicine dergisinde yayımlandı.