Kalp hastalıkları, başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere tüm dünyada en önde gelen ölüm ve sakatlık sebebi olduğunu biliyor musunuz? Koroner arter hastalığının tipik semptomları yürüme sırasında göğsün ortasında ağrı, ağır bir şey kaldırma veya merdiven çıkma gibi durumlarda aniden başlayan ağrıları içerir. Yaklaşan bir kalp krizinin bir uyarı işareti ise, bu ağrının kısa süreli bir dinlenme sonunda kendiliğinden kaybolmasıdır.
Ancak bu bir uyarı değil de, hayatı tehdit eden bir kalp krizi ise, göğüs ağrısı şiddetlenerek devam edecektir. Kalp krizi vakasının klasik senaryosunun başkahramanı, bir kış gününde biraz rahatlamak için dışarı çıkıp sigara içen, aşırı kilolu, oturaklı, orta yaşlı bir insandır. Bununla birlikte, bu klasik senaryonun tam tersi olan vakaların sayısı da az değildi. Bunlara ek olarak dikkat edilmesi gereken önemli belirtiler var:
-
Göğüste ağrı
İllaki çok şiddetli bir acı olmak zorunda değil ve sadece göğüste de olmayabilir. Bu ağrı, daha çok bir basınç, baskı şeklinde hissedilir. Sol omuz, sol kol, boğaz, çene veya sırta vuran ağrı tehlikelidir. Kalp krizi ikaz levhaları
-
Baş dönmesi, mide bulantısı
Kalp krizi geçirmek için göğüs ağrısı ya da göğüste basınç hissetmek zorunlu değil. Sol omuz, sol kol ya da çenede ağrı ya da basınç en yaygın belirtiler olmasına rağmen, bazı insanlar mide bulantısı, kusma, halsizlik, baş dönmesi, hıçkırık, terleme ve / veya ani solunum sıkıntısı yaşayarak da kalp krizi geçirebiliyorlar. Genel olarak, kişinin kendini iyi hissetmemesi, ani bir hisle sol tarafta bir basınç gibi sorunlar 15 dakika ila birkaç saat arasında değişen zaman dilimlerinde yaşanıyorsa kalp krizi işareti olabiliyor. Şeker hastalığı (kan şekerinin yüksek olması) sorunu olanlar ve yaşlılar daha hafif semptomlar yaşıyorlar. Gençlerde ve daha sağlıklı olanlarda ise belirtiler daha yoğun yaşanıyor.
-
Herkes risk altında olabilir
Kalp hastalığı ayrımcılık yapmaz, düşük risk altında olanlar da her an kalp krizi geçirme riski ile karşı karşıya kalabilirler. Zira kalp krizi geçirmeniz için aşırı kilolu, tüm gün sandalyede oturan ya da sigara içen bir kişi olmanız gerekmez.
Amerikan Kalp Vakfı’nın ulusal kayıtlarından birinde yayınlanan yakın tarihli bir raporda, bilinen hiçbir kardiyovasküler hastalığı olmayan ilk kez kalp krizi geçiren 100.884 kişi değerlendirildi ve sonuçlar şaşırtıcıydı:
- Bu grubun yaklaşık dörtte üçünde bilinen bir diyabet öyküsü yoktu, yani aslında doktora gidip teşhis konacak kadar bir kan şekeri yüksekliği yok.
- Üçte birinden fazlasının yüksek tansiyon gibi bir hastalığı yoktu.
- Yarısından çoğunda yüksek kolesterol veya sigara içme alışkanlığı da yoktu.
- Grubun neredeyse yarısında değiştirilebilir her hangi bir risk faktörü mevcut değildi.
Ancak bu grubun bir kısmının şeker hastalığı, yüksek tansiyon veya yüksek kolesterol gibi bir risk faktörü taşıyabileceği, ancak bunun fark edilecek düzeyde olmadığı kanısına varıldı.
- Bu çalışmada risk profiline yaş gibi değişikliğe yol açmayan risk faktörleri eklenmemişti. Oysaki kalp krizi söz konusu olduğunda erkeklerde 45 yaş, kadınlarda 55 yaş ve üzeri kalp krizi geçirme bakımından riskli gruplardır. Bu grubun yaklaşık beşte birindeki erkekler 45 yaşından küçük ve kadınlar da 55 yaşından gençti.
- Grubun yaklaşık üçte biri kadındı.
- Grubun yaklaşık yüzde sekizinin ya bir tane geleneksel kalp krizi risk faktörü vardı ya da hiçbir risk tespit edilmemişti.
Not:
Tüm bunların yanında diyabet, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, böbrek hastalığı ve tütün kullanımı kalp rahatsızlığı riskini artırdığı bilimsel bir gerçektir ve yaşı, cinsiyeti, sağlık durumu nasıl olursa olsun herkes kalp krizinin belirtileri ve semptomları hakkında bilgi, fikir ve farkındalık sahibi olmalıdır.
- Kalp hastalığı sadece erkekleri etkilemez. Kalp hastalığı aynı zamanda tüm ırklardaki kadınlarda bir numaralı ölüm nedenidir. Hatta altını çizmekte fayda var ki, kalp hastalığından ölüm, meme kanseri sebebiyle ölümden 10 kat daha fazla yaygındır.
- Erkekler gibi kadınlarda da bulantı, kusma, halsizlik, baş dönmesi, hıçkırık, terleme ve / veya ani solunum sorunu gibi belirsiz semptomlar görülebilir. Bununla birlikte, çoğunlukla kadınlar klasik göğüs ağrısı, göğüste basınç hissi gibi şikayetlerle karşımıza çıkmaktadır ve erkeklerden farklı olarak, semptomlar yalnızca farkındalık eksikliği nedeniyle gözden kaçırılmaktadır.
- Kalp rahatsızlıkları ve özellikle de kalp krizi konusunda eğitim verilmesi, bilinçlendirme yapılması ve göğsünü tutan bir kişinin stereotipik imajını değiştirmek kalp krizi vakalarını önleyebilmek adına anahtardır. Ancak bunlar çözümün yalnızca bir parçasıdır. Özellikle kadınlar kendi sağlığını korumak için gerekli önlemleri almalı, kendilerini savunmaya başlamalıdır.
- Kalp hastalığı erkeklerde daha fazla görülüyor. Ancak ölüm vakaları açısından bakıldığında erkeklerden daha fazla sayıda kadın kalp krizinden yaşamını yitiriyor. Bununla birlikte erkeklerde öyle olmasa da, kadınlarda kalp krizinden sonraki bir yıl içinde ölme riski çok yüksektir. Bununla birlikte, erkeklerle karşılaştırıldığında kadınların kalp damarlarının yapısında ve işlevlerindeki bazı farklılıklar, kalp krizine zemin hazırlamaya daha müsaittir.
- Kalp krizi sonrası prognoz zamanla düzelse de, bu iyileşme kadınlarda erkeklerinkinden çok daha düşük seviyede seyreder.
- Bu farklılıklara rağmen, kalp krizi için optimal tedavi stratejilerini değerlendiren klinik araştırmalarda kadınlar yeterince temsil edilmemektedir. Bu bakımdan kadınların kalp krizi geçirme risklerinin erkeklerden bir tık daha düşük olması, onların bu araştırma evreninde daha az yer almalarına sebep olmuştur.
- Kalp hastalıklarını değerlendiren araştırmalara katılan kadınların sayısını artırmak için bir çağrı yapılmalı ve böylece kadınlar için mümkün olan en iyi tedavi stratejileri belirlenip uygulanabilir.
Egzersiz yapıyorsanız bir tık daha dikkatli olun! 40 yaşın üzerindeyseniz, yaşamınız boyunca her daim normalin biraz üzerinde kilolu olduysanız, işte şimdi bir egzersiz programına katılayım diyorsanız, biraz dikkat edin, derim. Özellikle 40 yaşın üzerindeki herkes egzersiz yaparken dikkatli olmalı; nispeten sağlıklı insanlar olsalar bile egzersiz konusuna her zamankinden daha fazla özen göstermeleri gerekiyor. Sağlık için spor, sağlık için hareket temalı her türlü etkinliği destekliyorum. Ancak özellikle de 40 yaşın üzerindekilerin tüm egzersiz türlerine yavaş yavaş başlamaları, adım adım ilerlemeleri ve belli bir süreç içinde direnç kazanmalarını öneriyorum. Bir de yeni bir egzersiz sürecine başlamadan önce doktorunuza danışmanız en iyi fikir olacaktır.
Kaynaklar
http://www.aysetolgaiyiyasam.com/kalp-krizi-ile-ilgili-bilmeniz-gerekenlerhttp://www.livestrong.com/blog/everyone-know-heart-attacks/
Bir Yorum