Yeni yapılan bir araştırmaya göre şehirler yapılaşma ve göç nedeniyle giderek batıyor. Özellikle denize kıyısı olan şehirlerde , hem deniz seviyesinin yükselmesi, hem de yere batma nedeniyle şehirlerin giderek çöktüğü bulundu. Dünya popülasyonlarının orantısız bir şekilde kıyılara hareket etmesi nedeniyle, giderek artan ağırlığın özellikle sahil kentlerini batırdığı bulundu.
1880’lerden beri, küresel ısınma olaylarının artmasıyla deniz seviyesinde 21 ila 24 cm yükselme gözlendi.
Günümüzde Dünya nüfusunun yaklaşık %50’si kentlerde yaşıyor ve 2050 itibariyle UN, bu oranın %70’lere çıkacağını tahmin ediliyor. Şehirleşmeyle beraber yoğun bölgelerdeki kütle dağılımı da değişiyor. Diğer bir tabirle, şehirler giderek ağırlaşıyor ve bu sadece insan göçünden kaynaklanmıyor. Şehirlerin geçinmesini sağlayan da aslen şehir nüfusudur. Gıda, yakıt, su, arabalar, ulaşım, kaldırım, boru ve çelik gibi nerdeyse tüm tedarik zinciri uzun mesafelere gemilerle taşınmaktadır.
İnsanları ihtiyacı olan bu malzemelerin taşınması ve depolanması küçük alanlarda gerçekleşmektedir. Araştırmacılar bu yoğunlaşmış ağırlığın bir etkisi olup, olmadığını araştırdı. Sonuç, evet gerçekten etki ediyor.
Şehirlerin ne kadar battığını anlamak için Parsons, San Francisco’yu vaka çalışması olarak ele aldı. San Francisco Körfez bölgesi, kuzey Kaliforniya’nın kültürel, ticari ve finansal merkezi olarak 7,7 milyondan fazla kişiye ev sahipliği yapıyor. Parsons şehrin yaklaşık 8 cm(80mm) kadar battığını keşfetti. Bu şehrin zemin seviyesinden aşağıya doğru çöktüğü gösteriyor.
Giderek Artan Ağırlık Yerküreyi Bükmeye Başladı
Parsons körfez bölgesinin ağırlığını yaklaşık 1.6 trilyon kg olarak hesapladı. Bu yaklaşık 8.7milyon adet Boeing 747 uçağın kütlesine denk geliyor. Hesaplamada binalar ve etrafı hesaba katıldı. Bu yerkürenin en sert tabakası litosferi bükmeye yetecek kadar ağır. Litosfer kabuk ve üst mantodan oluşuyor ve Parsons’a göre batmaya başladı.
Fakat araştırmada binaların dışındaki ulaşım altyapısı, arabalar veya insanlar hesaba katılmadı. Bu şu anlama geliyor, şehir 80 mm’den daha fazla batmış olabilir. Araştırmacılar bu türde bir batmanın, şehrin coğrafik konumuna da bağlı olarak dünyanın farklı yerlerinde de gerçekleşmeye başlamış olabileceğinin açık bir işaret olduğunu düşünüyor.
“San Francisco Körfez Bölgesi’nde elde edilen sonuçlar herhangi bir şehir merkezine de uygulanabilir. Tektonik açıdan aktif olan kıta bölgelerindeki antropojenik yük etkileri, litosferin daha kalın olduğu stabil kıta içlerinden çok daha fazladır,” diyor Parsons araştırmada. Yani kıyı kentleri daha büyük tehlike altında olabilir.
Ayrıca çökmede tektonik plaka değişmesi veya yer altı suyu pompalaması da önem arz ediyor. Hatta uydu fotoğrafları kullanılarak Dünya’nın yüzeyi daha iyi analiz edilerek, sel bölgelerinin nerede olabileceği tahmin edilebilir.
Araştırma AGU Advances.dergisinde yayınlandı.