
Sadece 10 dakika bereleri ve reflektörlü ceketleriyle bu adamlar, adeta bir drone(iha) tutkunu gibi göründüler. Ancak bu kısa uçuş tamamıyla solid(katı) hidrojen gücüyle çalışan uçağın ilk uçuşuydu.
Deneysel drone uçuşları, çalıştığında sadece su buharı salan pelletler ile gerçekleştirilmektedir. Dronun yakıtı ayrıca lityum pillere kıyasla üç kat daha hafiftir. Bir gün teknoloji, daha hafif ve daha çevreci uçak yapımına yardımcı olabilecektir.
Uçuşun gerçekleştirildiği United Kingdom Argyll deniz bilimi yararına çalışan İskoç Birliği Deniz Teknolojisi Başkanı Phil Anderson: “Fikir basitti: katı haldeki hidrojen yakıtını ihaya ekleyip uçur. Ancak yapması alengirliydi.”
Hidrojen yakıtlı arabaların elektrikli taşıtların gölgesinde kalmasındaki gibi uçaklarda da bu fikir asla ilerleyemedi. Önceki çalışmalara örnek olarak Airbus’ın Kriyoplane(Kriyouçak) projesi verilebilir. Projede büyük tanklarda çok düşük sıcaklıklarda sıvı hidrojen tutuldu. Ancak bu tanklar çok büyük ve pratik olmaktan uzak olmasıyla beraber basınçlı gaz olan sıvı hidrojen de etkili bir şekilde depolanamıyordu.
Durmaksızın drone
Birleşik Krallık firması Cella tarafından dizayn edilen yeni sistemde, 100 katı pelet bir kartuşa sığdırılıyor. 1 cm2 alanlı bu peletler, yavaşça ısıtıldığında sabit hidrojen akışı sağlayan kimyasal bir bileşikten yapılmıştır. Ardından bu gaz ihanın pervanesini çalıştıran yakıt hücresinde elektriğe dönüştürülür. Bileşiğin erimesini engellemek için bir polimer eklenir ve bu da hidrojenin düşük sıcaklıkta serbest bırakılmasına yardımcı olmaktadır.
Anderson; test uçuşu, yakıtı varken iki saat olması beklenmesine rağmen, 80 m irtifada 10 dakika sürdü diyor. “Pilden farklı olarak, iki kat fazla yakıt konulduğunda iki kat daha fazla uçabiliyor.” diye ekliyor.
Anderson, droneun gelecek versiyonunun çevre açısından mükemmel olabileceğini düşünüyor ve Arktik ve Kuzey Atlantik’teki ekibi iklimi gözlemledikleri bir çalışma yürütüyorlar. Pil gücüyle çalışan dronlardan daha hafif oldukları için de daha uzun uçabiliyorlar. Buna ek olarak temizler de.
Anderson: “En önemlisi o sadece su buharı üretiyor. Bunca yaptığımız bilimle amacımız eser gazları gözden geçirmek, böylelikle de kontaminasyonu engellemek.” diyor.
Önce dronlar, sonra uçaklar
Dronun hareket eden tek kısmının pervanesi olması sebebiyle karbüratör buzlanması adı verilen, aşırı soğukta petrollü dronların çalışmasını engelleyebilen etkiye duyarlı değildir. Önümüzdeki birkaç yılda da hidrojen dron araştırmaları yürüten bilime sahip olma umulmaktadır.
Ancak, kışkırtıcı bir şekilde, bu teknoloji sadece dronlar için olmayabilir. Anderson; ileride, şehir arabalarına ve nihayetinde ticari uçaklara da hidrojen gücü sağlanabilir, diyor.
Cella yönetim müdürü Stephen Bennington: “Bu ilk adım.” diyor. Cella çoktan Fransız havacılık firması Safran ile beraber uçağa, örneğin eğlendirici hizmet ve uçak mutfağı için, yardımcı güç üretebilecek pellet gücü yakıt hücreleri üzerinde çalışıyor. Onların teknolojilerinin bir başka sürümü, kartuşlar ile yüksek güç uygulamaları dağıtıcısının birlikte olması ve milimetre boyutlu, sıvı yakıt gibi pompalayabilecek peletler kullanmaktır.
Kuzey Karolina Duke Üniversitesi İnsan ve Anatomi laboratuvarından Miss Cummings: “Eğer öne sürdüklerini yapabilirlerse, sadece dronlardan çok daha büyük bir ticari alana sahip olurlar. Ancak gerçek cevap diğer aşamalarda karşımıza çıkacaktır.” diyor.