Elektrik deyince aklınıza Edison gelebilir, radyo deyince aklınıza Markoni gelebilir. Fakat tüm bu buluşların arkasında öyle bir dahi vardır ki, insanlık ona çok şey borçludur. Bugün kullandığımız birçok teknolojinin temelinde bir dahinin parmak izi vardır o da Nikola Tesla’dır.
En büyük hayali, doğanın kaynaklarını kullanarak elektrik elde etmek ve bu elektriği dünyanın her yerine taşıyarak, tüm insanlara eşit bir şekilde dağıtmaktı.
Nikola Tesla, zamanının çok ötesinde fikirlere ve sıra dışı bir zekaya sahip olduğundan birçokları tarafından anlaşılamamıştır. Avusturya politeknikte okurken, o zamanlar alternatif akımla çalışan bir motor yapılabileceğini söylediğinde hocası bile onla dalga geçerek, bunu asla yapamayacağını iddia etmişti. Çünkü o zamanlar, bunun imkansız olduğu düşünülüyordu.
Tesla Avusturya Politeknik’te okurken, Amerika’da Thomas Alva Edison vakum tüpler üzerinde çalışmaya başlamıştı. 1878’e gelindiğinde ilk ticari akkor telli lambayı keşfetmişti. Yıllar sonra Edison ve Tesla büyük bir akım savaşlarında karşı karşıya gelecektir. 1880’de Tesla Budapeşte’de telgraf santralinde çalışmaya gider. İşte burada çalışırken alternatif akım motoruna kafa yormaya başlar. Kafası o kadar meşguldür ki, rahatlamak için uzun uzun yürüyüşlere çıkar.
Bir gün güneş batarken, kitaplarını kurcalamaktadır. İşte o an aklına sanki yıldırım hızında bir fikir düşer. O an dizlerinin üzerine çöker ve alternatif akım motorunun diyagramını toprağa çizer. Dönen manyetik alanı yeniden oluşturmak için, motorda farklı bobinleri faz, faz uyararak sanki pistonlar gibi çalıştırabilirdi. Oluşan itme ve çekme kuvvetleri sayesinde rotoru döndürebilirdi. Bu motor alternatif akımla çalışacaktı. Sonrasında endüstrinin çarkları bu motorlarla dönmeye başlayacaktı.
Sihir mi? Bilim mi?
1890lar gibi Tesla Alternatif akım teknolojisinin yanı sıra yüksek frekans elektrik üzerinde de çalışıyordu. 1873’de James Clerk Maxwell ışığın elektromanyetik radyasyon olduğunu matematiksel olarak kanıtladı. Yani ışık elektrikti ve inanılmaz yüksek bir frekansta titreşiyordu. Bu bilinmeyen dünyayı keşfetmek için, icat ettiği şey ise çoğumuzun bildiği tesla bobinidir. Günümüzde Tesla bobinleri genelde eğlence amaçlı kullanılsa da icat edilmek amacı buydu.
Yüksek frekans üzerinde çalışırken, neon floresans ışıkları buldu. Ayrıca ilk röntgen fotoğrafını da çekti. Fakat tüm bu buluşlar 1890’da birden gözünde değerini kaybetti çünkü, kablosuz olarak vakum tüpünü yakmayı başarmıştı. Tesla bunu şöyle ifade etmiştir; bu vücudumun havadan gelen enerjiyi aktardığını gösteriyor. İşte bundan sonra enerjinin kablosuz aktarılması konusuna saplantılı hale geldi.
1892’de yüksek frekans deneylerinin sonuçlarını göstermesi için Paris ve Londra’ya çağrıldı. Bütün bilim insanları ve mühendisler büyülenmiş gibiydi. Çünkü yaptığı inanılmaz deneyler bilimden çok sihire benziyordu. Zaten muhteşem bir sunum kabiliyeti vardı. Sonrasında elde ettiği bu sonuçları elektriği kablosuz olarak yayarak insanların hizmetine sunma fikri doğdu. Aslında istediği tüm insanları eşit bir şekilde elektrik gücünden faydalanabilmesiydi.
Diğer taraftan radyoyu da Tesla bulmuştur fakat Markoni onun icadını çalmıştır. Markoni onun birkaç patentini izinsiz olarak kullanarak, radyo frekanslarını 7,5 km uzağa iletmeyi başarmıştır. Bundan sonra da radyonun babası Markoni bilindi ve ancak Tesla öldükten 2 sene sonra patentler iade edildi.
Fakat Tesla’nın tümüyle yeni bir buluşu vardı. Tesla radyo kontrolü yani uzaktan kumandayı keşfetmişti. Özel bir havuzda kendi yaptığı RC kumanda ile mekanik bir botu kontrol etmeyi başardı. Hiçbir kablo olmadan gemiyi uzaktan kumanda edebilmişti. Bu dünyanın ilk radyo kontrollü uzaktan kumandalı cihazıdır. Aslında bunu savaşları bitirmek için keşfetmişti. Fakat ordu bunu gereksiz derecede karmaşık buldu.
Akım Savaşları
Akım savaşlarına gelecek olursak, Edison’ın doğru akımı tek bir hat üzerinden tek yönde ve belli bir voltajla aktarılıyordu. Ama Tesla’nın akımı değiştirmesi, akımın yönünü de değiştirerek, voltajı farklılaştırabilir. Doğru akımın en zayıf yönü akımın 1-2 km sonra sönerek gücünü yitirmesiydi. Bu nedenle ancak 1-2 km taşınabiliyordu. Alternatif akımda ise böyle bir problem olmadığından, yüksek voltajda gücünü kaybetmeden kilometrelerce uzağa taşınabiliyor. Bugün elektrik aktarım teknolojileri çok gelişse de, temel olarak Tesla’nın teorilerine dayanmaktadır. Bu nedenle, elektrik deyince akla Tesla gelmesi çok daha anlamlı olurdu. Tesla’nın düşünüp hayata geçirdikleri o zamanlar teknik açıdan imkansız görünüyordu.
Tesla yıllar boyu inatla alternatif akım çözümünü savundu ve nihayet varlıklı bir yatırımcı olan Westinghouse tarafından hayata geçirildi. Westinghouse da trenlerdeki havalı frenlerin mucidiydi. İşte Tesla ile Edison arasındaki Alternatif akım-Doğru akım savaşı böyle başladı. Bu savaştan galip çıkan tüm dünyayı aydınlatacak ve çok zengin olacaktı. 1893’de Tesla, Dünya Fuarı’nı o güne kadar görülmemiş şekilde aydınlatarak, tüm dünyayı kendine hayran bırakmayı başardı. Westinghouse Tesla’nın patentini kullanarak kontratı kazandı. Edison 1893’deki Chicago dünya fuarından sonra sinir küpüne dönmüştü. Sonrasında acımasız bir karalama kampanyasına girişerek, Amerika’nın her yerini gezerek alternatif akımla hayvanları öldürerek, alternatif akımı karalamaya çalışmıştır. Yani alternatif akım ölümcüldür diyerek insanları bu teknolojiden soğutmaya çalıştı. Fakat aklın yolu birdi, elektrik santralleri için en mantıklı çözüm alternatif akımdı.
Tesla güç kaynakları,elektrik motorları, floresan lambalar, röntgen gibi bir çok buluşa imza attı. Günümüzden cep telefonlarından, uyduların dünyayla iletişim kurmasını sağlayan teknolojilere kadar birçok sistemin temelini icat etti.
Hak ettiği değeri asla görmese de 1960’da Genel Ölçüler ve Ağırlıklar Konferansı’nda , Tesla’ya saygıdan manyetik akı birimine Tesla adı verilmiştir.
Son derece bilgilendirici bir içerik. Elinize sağlık.