Çin Ningxia Medical Üniversitesi’nden yeni yayınlanan bir araştırmada, bir miktar kahve ve çay tüketiminin demans riskini azalttığı bulundu.
Yapılan gözlemsel çalışmada yüksek tansiyona sahip ve günde birkaç bardak kahve içenlerin yarar sağladığı bulundu. Ayrıca sonuçların içtikleri kahve türünden bağımsız olduğu bulundu.
Birleşik Krallık Biobank’ta 450,000’den fazla kişiden alınan sağlık verisi incelendi. Katılımcıların yarısı kadarı hipertansiyon hastasıydı.
Günde yarım ila bir fincan tükettiğini söyleyen yüksek tansiyonlu kahve tiryakileri, günde altı veya daha fazla fincan içen en yüksek riske sahip olanlara kıyasla, herhangi bir demans türüne yakalanma açısından en düşük riske sahipti.
Bu arada, günde dört ila beş fincan çay içen hipertansiyonlu çay tiryakileri, hiç çay içmeyen en yüksek riske sahip olanlara kıyasla, tüm nedenlere bağlı bunama geliştirme açısından en düşük riske sahipti.
Tıp bilimci Bo Wang ve meslektaşları, bilişsel yaşlanmayı hızlandırdığı ve bunama riskini artırdığı düşünüldüğü için yüksek tansiyonu olan katılımcıları incelemeyi tercih etti.
Araştırmacılar, “Bu çalışmada, hipertansiyonu olan bireylerin demans geliştirme olasılığı, hipertansiyonu olmayan popülasyona kıyasla daha yüksekti” diye yazıyor.
“Kahve ve çay tüketimi ile demans riski arasındaki istatistiksel olarak anlamlı ilişki, hipertansiyonu olan kişilerde hipertansiyonu olmayan kişilere göre daha yüksekti.”
Bazı bilim insanları, hipertansiyon gibi değiştirilebilir risk faktörlerinin yönetilmesiyle demans vakalarının yüzde 45’e kadar azaltılabileceğini tahmin ediyor.
Dünyanın en popüler sıcak içeceklerinden ikisi kahve ve çay bunu başarmanın bir yolu olabilir. Ancak yeni bulgular dozajın çok önemli olduğunu gösteriyor. Araştırma sadece bir korelasyona dayanmaktadır, bu nedenle kahve veya çayın beyin üzerindeki iyi veya kötü potansiyel etkilerini araştırmak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.
Bununla birlikte, son sonuçlar, tüketilen kahve veya çayın türünü hesaba katmayan geçmiş gözlemsel çalışmalardan elde edilen bazı karışık bulguların açıklığa kavuşturulmasına yardımcı olmaktadır.
Örneğin, kafeinsiz kahvenin aksine öğütülmüş kahve, tüm nedenlere bağlı demans riskinin en düşük olmasıyla ilişkilendirilmiştir.
Araştırmanın yazarları, “Muhtemel neden, farklı kahve türlerinin farklı kafein seviyelerine sahip olmasıdır; öğütülmüş kahve en yüksek, hazır kahve ikinci en yüksek ve kafeinsiz kahve en düşük kafein içeriğine sahiptir,” diyor.
Klinik çalışmalar yeterli değil ancak bazı hücre ve hayvan çalışmaları kafeinli içeceklerin hipertansiyon riskini azaltabileceğini, iltihabı azaltabileceğini ve merkezi sinir sistemini toksinlerden ve beynimizi patojenlerden koruyan kan-beyin bariyerini koruyabileceğini bulmuştur.
Hem kahve hem de çay, anti-enflamatuar veya antioksidan etkilere sahip olabilen benzer biyoaktif bileşikleri paylaşır. Dahası, bu içecekler diyabet veya hipertansiyon gibi daha düşük kardiyometabolik hastalık riski ile bağlantılıdır . Bu da daha sonrasında demans gelişme olasılığını azaltabilir.
UK Biobank çalışmasının yazarları, “Bu faydalar hipertansif hastalarda vasküler inflamasyon, kan-beyin bariyeri sızıntısı ve beta-amiloid mikrovasküler birikiminin ilerlemesini yavaşlattığından potansiyel olarak Alzheimer hastalığının başlangıcını geciktiriyor olabilir,” hipotezinde bulunuyor.
Halen cevaplanmayı bekleyen bir çok soru olsa da, ortaya çıkan sonuçlar kahve ve çaya nörologların ilgisini çekmeyi başarıyor.
Çalışma Scientific Reports dergisinde yayımlandı.