
JAMA’da yayınlanan yeni bir bilimsel makalede, çocuk aşılamaların yaşanan düşüş nedeniyle , kızamık gibi hastalıkların yeniden artışa geçtiği belirtildi. Araştırmacıların aşılamada düşüşe bağlı olarak yaptığı simülasyonla; kızamık,kızamıkçık, çocuk felci ve difteri aşılarının etkilerinin düştüğü ve aşılanmayan çocuklar nedeniyle aşılanan çocuklardaki aşının etkisiz olabileceği gösterildi.
Sadece ABD’de bile kızamık, her yıl 850,000 kişiye bulaşıyor ve bunlardan 2500 civarı ölüyor.
Araştırmada bu durumun kötüleşebileceği gösterildi. Aşılamada % 10 düşüşün bile yılda 11 milyondan fazla vakaya neden olabileceği gösterildi.
Kızamık, çok kolay yayıldığından, sonuçlar korkunç olabilir. Bilinen en bulaşıcı hastalıklardan biridir – kızamık olan sadece bir kişi 12 ila 18 kişiyi enfekte edebilir, enfekte olan her kişi 12 ila 18 kişiyi daha enfekte edebilir, bu böyle devam eder. Bu oran, bir kişinin ortalama olarak bir ila dört kişiyi enfekte ettiği grip ve COVID gibi hastalıklardan çok daha yüksektir.
Kızamığın insandan insana yayılmasını engellemek için nüfusun en az %95’inin aşılanması gerekmektedir. Ancak bu oran sadece ABD’de değil, tüm dünyada yetersiz kalmaktadır. 2024 yılında İngiltere’de beş yaşındaki çocukların %84’ünden daha azı kızamık, kabakulak ve kızamıkçık (KKK-MMR) aşısının her iki dozunu da almıştır.
Bu önemli çünkü kızamık zararsız olmaktan çok uzak. Kızamık geçiren her beş çocuktan biri hastanede bakıma ihtiyaç duymakta, her 20 çocuktan birinde zatürre gelişmekte ve her 1.000 çocuktan birinde ensefalit (nöbetlere ve sağırlığa neden olabilen bir beyin enfeksiyonu) görülmektedir.
Kızamığa yakalanan her 1.000 çocuktan üçü hayatını kaybedecektir.
Bulaşıcı olması nedeniyle kızamık en büyük tehdidi oluştursa da, aşılama oranlarındaki düşüşün devam etmesi halinde diğer ciddi enfeksiyonlar da ortaya çıkabilir. Kızamıkçık yıkıcı doğum kusurlarına neden olabilir, çocuk felci kalıcı felce yol açabilir ve difteri aşılanmamış çocukların %30’unda ölümcüldür.
Aşılardan önce bu hastalıklar dünya çapında endemikti – sadece salgınlarda değil, sürekli olarak dolaşıyorlardı. Afrika ve Güney Asya’nın bazı bölgeleri de dahil olmak üzere aşı kapsamının hiçbir zaman %95 hedefine ulaşmadığı bölgelerde bu hastalıklar endemik olmaya devam etmektedir.
Ancak aşıların bu hastalığı neredeyse tamamen ortadan kaldırdığı ülkelerde, aşı kapsamının düşmesi onlarca yıllık ilerlemeyi geri alma riski taşıyor. Ve bu sadece varsayımsal bir durum değil – ABD’de bu yıl üçü ölüm olmak üzere yaklaşık 900 kızamık vakası rapor edildi.
KKK aşısı son derece etkilidir ve her iki dozu alanların %97’sinden fazlasını korumaktadır. Bununla birlikte, hamile kadınlar, bebekler ve bağışıklık sistemi zayıf olanlar veya aşı bileşenlerine karşı ciddi alerjisi olanlar da dahil olmak üzere bazı insanlar aşı olamaz.
Sürü bağışıklığının bu kadar önemli olmasının nedeni budur: bir toplumdaki insanların %95’inden fazlası aşılandığında, virüs serbestçe dolaşamaz, böylece en savunmasız olanlar da dahil olmak üzere herkes korunur.
Aşılama oranlarının düşmesinin birçok nedeni var. COVID, küresel aşılamada son 30 yılın en büyük düşüşüne neden oldu ve birçok ülke hala arayı kapatmaya çalışıyor. Çatışmalar ve doğal afetler de bu düşüşe katkıda bulunmaktadır; Yemen’de son altı ay içinde 10.000’den fazla kızamık vakası görülmüştür.
Bazı insanlar çocuklarını ya da kendilerini aşılatmamayı tercih ediyor. Bunun nedeni aşı yorgunluğu, yan etkilerle ilgili endişeler veya enfeksiyon risklerinin hafife alınması olabilir. Bu açıdan aşılar kendi başarılarının kurbanıdır – aşılar sayesinde büyük ölçüde ortadan kalkan enfeksiyonların sonuçlarını hayal etmek zor olabilir.
Tüm tıbbi tedavilerde olduğu gibi aşıların da yan etkileri vardır, fakat bu yan etkiler hastalığın etkilerine göre çok hafiftir ve ateş, döküntü ve şişmiş bezler gibi hızlı bir şekilde düzelir.
Sosyal Medyada Yanlış Bilgilendirmeler
Aşı tereddütlerinin en önemli nedenlerinden biri, özellikle sosyal medya aracılığıyla yayılan yanlış bilgiler ve dolayısıyla yapılan aşı karşıtlığıdır.
En inatçı efsanelerden biri, MMR aşısının otizmle bağlantılı olduğudur – bu iddia, 1998’de gözden düşmüş ve geri çekilmiş bir çalışmadaki tahrif edilmiş verilere dayanmaktadır. O zamandan bu yana, 1,25 milyondan fazla çocuk üzerinde yapılan ve MMR aşısı ile otizm arasında hiçbir bağlantı bulamayan bir meta-analiz (çeşitli çalışmalardan elde edilen verileri birleştiren bir çalışma) de dahil olmak üzere çok sayıda çalışma bunu çürütmüştür.
Açık bilimsel kanıtlara rağmen, bu yanlış iddialar devam etmekte ve gerçek dünyada sonuçları olan şüphe alevlerini körüklemektedir. Nitekim Dünya Sağlık Örgütü aşı kararsızlığını küresel sağlığa yönelik ilk on tehditten biri olarak listelemiştir.
Hiçbir ebeveyn çocuğunun sağlığıyla ilgili kararları hafife almaz. Riskleri ve faydaları tartmak istemek doğaldır. Ancak aşılama oranları düştüğünde, bu sadece aşılanmamış çocukları riske atmakla kalmaz. KKK aşısı için çok küçük olan bir yaşın altındaki tüm bebekler de dahil olmak üzere aşılanamayanları da tehdit eder.
Aşılama, tüm çocukların sağlığını korumak için sahip olduğumuz en güçlü araçlardan biri olmaya devam etmektedir. Kızamık gibi hastalıklar çatışmaların sona ermesini ya da güvenin yeniden inşa edilmesini beklemezler – mümkün olan her yere yayılırlar.
Kızamık ve diğer aşıyla önlenebilir hastalıkları söndürmeye çok yaklaştık, ancak aşı kapsamındaki herhangi bir düşüş çırayla eşdeğerdir. Bu yeni araştırmanın da gösterdiği gibi, közlerin kontrolümüz dışında bir orman yangınına dönüşmesi için fazla bir şey gerekmiyor.
Anastasia A. Theodosiou , Bulaşıcı Hastalıklar ve Mikrobiyoloji Akademik Klinik Öğretim Görevlisi, Glasgow Üniversitesi ; Antonia Ho , Klinik Kıdemli Öğretim Görevlisi, Glasgow Üniversitesi ve Chrissie Jones , Pediatrik Bulaşıcı Hastalıklar Doçenti, Southampton Üniversitesi
Bu makale The Conversation’dan Creative Commons lisansı altında yeniden yayınlanmıştır . Orijinal makaleyi okuyun .v