Sorting by

×
Arkeolojiİlginç BilimMakalelerTıp ve SağlıkÜtopya

Vezüv Yanardağı Kurbanı’nın, Beyin Hücrelerinin Cama Dönüştüğü Bulundu

M.S. 79’da Vezüv Yanardağı patlamasında ölen, genç bir erkeğin beyin hücrelerinin camlaşarak, bugüne kadar korunduğu anlaşıldı. Beyin hücreleri ise siyah, camlaşmış bir şekilde kafatasının içinde halen duruyor. 2 Ekim’de PLOS One dergisinde açıklanan keşifte kurbanın beyninde camsı bir materyal biriktiğini gösteren kanıtlar gösteriliyor.

Çok hızlı ısınma ve hızlı soğuma nedeniyle, beyin hücrelerinin cama dönüşümün gerçekleştiği düşünülüyor.

“Araştırmanın sonuçları gösterdi ki, Herculaneum’da camlaşma(vitrifikasyon) işlemi gerçekleşmiş. Türünün tek örneği olan bu olayda kurbanın nöron yapıları donarak bugüne kadar korunmuştur,”diyor araştırmanın baş yazarı Federico II Üniversitesi’nden Pier Paolo Petrone.

Herculaneum hemen Vezüv Yanardağı’nın eteklerinde yer alan eski bir kentti. Vezüv yanardağı yaklaşık 2000 yıl önce büyük bir şiddetle püskürdüğünde, sıcak kül ve gaz bulutu(piroklastik-volkanik akış) Herculaneum ve komşusu Pompeii’yi gömdü. Bu sıcak kül kasabayı yıktı ve gömerken organik maddeleri de ısıttı. Böylesine hızlı bir gömülmede, ağaç ve et gibi malzemeler karbonlaşır ya da özünde kömüre dönüşürken, sıcaklık anında 500 0C’ye çıktığından bugüne kadar muhafaza edilmiş oldu.

Beyin Hücrelerinin Camlaşması İlk Kez Görülüyor

Bazı nadir vakalarda korunmuş organik materyaller oluyor, buna beyin de dahil. Petrone ve meslektaşları 20 yaşlarındaki bir erkeğin yanmış ve çatlamış kafatasından çıkan camsı siyah malzemeyi inceledi. Genç erkek, Augustalium Cemiyeti’nde bir yatakta yüz üstü yatarken ölmüş. Bu bina Herculaneum’un ana caddesinde bulunuyordu ve İmparator Augustus  kültünün merkeziydi. Bu cemiyette imparatora tanrı gibi tapıyorlardı. O zamanlar genel roma dini geleneği buydu.

Petron ve ekibi daha öncesinde de Vezüv Yanardağı, Herculaneum kurbanlarının kalıntılarını incelemişti. Daha önce yapılan analizlerde vücut dokularının sıcak kül bulutu nedeniyle buharlaşmış olabileceğini öne sürülmüştü. Bu yılın başlarında JAMA’da yayınlanan raporda, 20 yaşlarındaki gence ait beyninde camsı kalıntılar bulunduğunu raporladı.

Artık  taramalı elektron mikroskopu kullanılarak, numunenin en küçük detayları bile aydınlatıldı. Araştırmacılar küçük küresel yapılar ve uzun tüpsü yapıların, nöronlar ve aksonlara benzediğini keşfetti.

550 ila 830 nm yarıçapında olan bu izdüşümler damar olmak için oldukça küçüktü. Bu küresel yapılar, hücre zarı ve iç filamentleri ya da hücrenin içindeki yapısal proteinler, küçük veziküller veya hücre yüzeyine protein taşımak için iç kesecikler gibi görünüyor.

Araştırmacılar erke dağılımlı X ışını spektroskopisi metodu kullanarak, kimyasal bileşimi belirledi. Bu numune karbon ve oksijen açısından zengindi . Bu da organik bir parça olduğuna işaret ediyor.

JAMA’da yayınlanan önceki araştırmada numunede bir çok protein numunesi olduğu tespit edilmişti. Sonra araştırmacılar bu antik proteinleri , insan beyninde bulunan proteinlerle karşılaştırdı.

Keşfedilen bu proteinlerin tümünün insan beyin dokusunda olduğu bulundu. Örneğin; ATP6VIF adı verilen protein sinapslarla aksonlar arasındaki boşlukta iletimi sağlamak için gereken nörotransmitter kimyasallardan biridir.

Bu proteinlerin derişimlerinden ve kafatasının arkasında bulunmasından yola çıkan Petrone ve arkadaşları, bu kısmın adamın spinal kord ve cerebellumunun bir kısmı olabileceğinden şüpheleniyor. Normalde beynin bu kısmı hareket ve koordinasyonu sağlıyor.

Elektron mikroskopunda , spinal kord (© Pier Paolo Petrone, University Federico II of Naples, Italy)

Bugüne kadar korunmuş bir beyin dokusu, arkeoloji açısından oldukça nadirdir. Fakat bazen beyin dokuları yüzyıllarca hatta binlerce yıl korunabiliyor.

Örneğin, Kuzey İngiltere’deki bir çukurda bulunan 2.600 yıllık bir kafatasında küçülmüş beyin var ve halen bazı proteinleri hiç bozulmadan duruyor. Bu durumda, kafatasını saran kilden gelen asidik kimyasallar bu durumda bozunmayı durdurmuş olabilir. Ayrıca mamutlar gibi çok soğuk koşullarda ölen hayvanların, permafrost(donmuş toprak) nedeniyle  beyinleri iyi korunmuş olabiliyor.  

Kaynak
Science Alert
Daha Fazla Göster

Oğuz Sezgin

Bir bilim sever ve kimyager olarak, internetteki Türkçe kaynak eksikliği görerek Gerçek Bilim’i 2012'de kurdum. Bu sitede gördüğünüz pek çok bilim ve teknoloji haberini ciddi kaynaklardan toplayarak sizin için araştırıyor, çeviriyor ve derliyorum. Gerçek Bilim'deki diğer yazarlar ve ben, her gün baş döndürücü şekilde gelişen bilim ve teknoloji haberlerini size aktarmaktan kıvanç duyarız.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Başa dön tuşu