MIT (Massachusetts Teknoloji Enstitüsü) ‘ den bilim adamları farelerin beynine “hafıza yerleştirme” tekniği ile sahte anılar ekmeyi başardı. Bu sayede bazı beyin hastalıklarının önüne geçilebileceği düşünülüyor.
Hatalı anı fenomeni denilen bu fenomen, çoğu davada tanık ve kurbanların verdiği ifadelerden dolayı şüpheliyi mahkum ettirebilse de, sonrasında şüpheliler DNA testleriyle ancak aklanabiliyor.
İşte bu hatalı anıların nasıl oluştuğunu belirlemede MIT’ den bilim adamları farelerde hafıza yerleştirme sayesinde farelerin beynine müdahale etti.
” Beynin orjinal veya yanlış anıları çağırırken kullandığı nöral mekanizma aynı , ” diyor Biyoloji ve Nöroloji Profesörü Susumu Tonegawa Science dergisinde yayınlanan araştırmadaki bulgularına ilişkin.
Nörologlar anıların depolandığı bölgeyi uzun süredir arıyordu. İşte anıların depolandığı bu bölgeye ” Engram” adını verdiler. İşte Tonegawa ve meslektaşları MIT’ nin Picower Öğrenme ve Hafıza Merkezi’ nde engramdaki hücreleri belirleyerek, optogenetik adı verilen teknolojiyi kullandı ve özelleşmiş hafızayı aktive ettiler.
Epizodik ( aralıklı ) anılar – tecrübe anıları- nesnelerle alakalı ilişkiler, uzay-zaman gibi hafızalar nöronlardaki kimyasal ve fiziksel değişimler sayesinde kodlanıyor.
Beyinde engramların konumlandığı yerlere ilişkin sorular uzun süredir nörolojiyi meşgul eden sorular. “Bilgi beynin farklı bölümlerinden mi yayılıyor yoksa beyinde tek bir bölgede mi depolanıyor ? İşte bu temel bir sorun, ” diyor Prof. Tonegawa
1940′ larda beyin cerrahı Wilder Penfield epizodik anıların temporal lopta toplandığını önermişti. Penfield temporal loptaki hücreleri uyardığında hastalar epilepsi nöbetleri geçirdiğinden özel anıların hafızada canlandığını raporlamıştı. Sonraki çalışmalarında ise “H.M” adlı amnezi hastasının temporal lopu dolayısıyla hipokampüs bölgesinin epizodik anılar için kritik olduğunu onayladı.
Tonegawa buna rağmen, bu çalışmaların engramların gerçekten hipokampüste depolandığını kanıtlamadığını belirtiyor. Bunu için bilim adamları, hippokampal hücrelerden özel bir grubu aktive etmenin hafızayı geri çağırmak ve üretmek için yeterli olduğunu göstermeliydi.
İşte optogenetik teknolojisi bu hücrelerden istenileni aktif edip istenileni kapatmayı sağlıyor.
Farelere sahte anı vermek için bilim insanları hücreleri işgal edecek ve ‘channelrhodopsin-2’ adı verilen bir proteinin üretilmesini sağlayacak bir gen enjekte edecek virüs geliştirdi. Geçmişteki çalışmalar, bu proteinin ışığa maruz bırakıldığında hücreleri aktif hale getirdiğini göstermişti. Yapılan deneyde, ışık bu sefer hafıza oluşumunu tetiklemek için kullanıldı. Yani diğer çalışmaların aksine beynin kara kutusu bu sefer dışarıdan değil içeriden fethedildi.
Hafızanın depolanması ve düzenlenmesinin proteinlere bağlı olduğunu bilen araştırmacılar, ışıkla hipokampüste hedef alacakları hücreleri belirledi. Hücreleri ışığa maruz bırakmak içinse iplik kalınlığında fiber optik teller farenin beynine yerleştirildi.
İKİNCİ GÜN AKLI KARIŞTI
Deneyin diğer aşamasında, ‘güvenli bölge’ olarak adlandırılan A çevresine bir fare kondu. Fare, 10 dakika boyunca hareket ederek ve koşarak etrafını keşfetti.
Ertesi gün, fare B çevresi adı verilen bir başka kutuya kondu. Burada, fiber optik kablolarla ışık verilerek channelrhodopsin-2 proteininin devreye girmesi sağlandı. Hafıza oluşumu sağlanırken, farenin ayaklarına düşük şiddette akım verildi.
Ramirez, bu şekilde ‘sahte anı ile ayaktaki şoklar arasında bir bağlantı kurulmasını amaçladıklarını’ belirtti.
Deneyin ertesi gününde, fare tekrar A çevresine kondu. Fare, etrafını kolaçan etmek yerine bir korkmuş gibi bir köşeye sindi. Fare, B çevresinde şoka maruz kalmış olmasına rağmen sanki A çevresinde bu acıyı yaşamış olduğunu sandı. Fare, bulunduğu kutudan alınarak ayrı üçüncü bir kutuya konduğu zaman rahatladı ve normal hareket etmeye başladı.
Discovery News’in haberine göre, onlarca fare ile aynı deneyi yapan bilim insanları, sürekli aynı sonucu aldı.
Ramirez, “Fareler, A kutusunda hep şoka maruz kaldıklarını hatırladı. Ancak gerçekte böyle bir şey olmadı… Sahte anı oluştu ve A kutusunda beliriverdi” dedi.
Araştırmacılar, deneyin aynı zamanda insanların nasıl sahte anı oluşturduklarının anlaşılmasında da önemli rol oynayacağına dikkat çekti. Özellikle çocuk yaşlarında travma geçirmiş insanların, yıllar sonra yaşadıklarının ne kadar gerçek olduğunu anlamarında, yeni yöntem işe yarayabilir, sahte anının nasıl oluşturulduğun sırrı çözülebilir.
GEÇMİŞTE KALAN ANILAR GERÇEK Mİ?
Araştırmada yer almayan British Columbia Üniversitesi’nden Jason Snyder, ‘deneyin, hafızanın sadece nereye gittiğini değil, nasıl değiştirildiğini de gösterdiği için ilginç olduğunu’ belirtti. Snyder, sinirsel mekanizmaların geliştirilmesiyle, travma sonrası stres bozukluğunun tedavi edilebileceğini belirtti.
Ramirez ve meslektaşları, bilim kurgu filmlerindeki gibi zihin kontrolü yapılması veya psikiyatrik tedavilerin yanı sıra, sahte anının sırrının çözülmesinin, insanların zekası hakkında da ipuçları verebileceğini belirtti.
Kaynak : http://web.mit.edu/newsoffice/2013/neuroscientists-plant-false-memories-in-the-brain-0725.html
http://www.ntvmsnbc.com/id/25457142/
Araştırma Referansı :
- Steve Ramirez, Xu Liu, Pei-Ann Lin, Junghyup Suh, Michele Pignatelli, Roger L. Redondo, Tomás J. Ryan, and Susumu Tonegawa. Creating a False Memory in the Hippocampus. Science, 26 July 2013: 387-391 DOI:10.1126/science.1239073