Bilimin bugüne kadar tam olarak aydınlatamadığı yakın ölüm deneyimi ve vücut dışı yolculuklar oldukça ilgi çekici bir konu olmasına rağmen, doğası gereği sıradışı bir tecrübe ve gerçekten inanılmaz bir yolculuk. Kalbi durduktan sonra hayata dönenlerin yaşadığı ve‘’yakın ölüm deneyimi’’olarak adlandırılan fenomen, olay sonrası beyin hasarı veya verilen uyutucu ilaçların etkisi nedeniyle henüz halüsinasyon veya illüzyon olarak tanımlanmaktaydı.
07.Eylül.2014’te Resüsitasyon (canlandırma) dergisi’nde yayınlanan AWARE (AWAreness during REsuscitation-Yeniden Canlandırmada Bilinç) adlı çalışmada 07.2008 ve 12.2012 tarihleri arasındaki 4 yıllık süreçte ABD, İngiltere ve Avusturya’daki 15 hastanede, canlandırılan 2060 kalp durması (kardiyak arrest) vakası incelendi.
Bazı kardiyak arrest vakalarında görsel uyanıkla bağdaştırılabilir, vücut dışı tecrübeler(vücudunuzu dışarıdan izlemek vb.) bazı gerçek olaylara dayandırılabilir. Ölüm tecrübesi yaşayan insanların büyük kısmında kuvvetli ölüm tecrübeleri yaşanabiliyor, fakat beyin hasarı ve uyuşturucuların etkisinde bu tecrübeler hafızadan silinebiliyor. Bilimsel açıdan pek kesin olmayan yakın ölüm ve vücut dışı tecrübeler halen ölüm tecrübesini tanımlamakta yetersiz.
New York Eyalet Üniversitesi’nden Resüsitasyon (canlandırma) Direktörü Yoğun Bakım Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Sam Parnia şöyle açıklıyor : “Algılanın aksine, ölüm geri döndürülebilir olduğundan bazı ciddi hastalıklarda ya da kalp, akciğer ve beyin fonksiyonu yitimlerinde yaşanabildiğinden spesifik değil bir an değildir. Eğer geri döndürmek, kalp masajı kastediliyor; yapılsa da sonuç alınamazsa ‘ölüm ‘ adı verilen olay gerçekleşir. Bu çalışmada duygusal olarak az bilinen bir terim Yakın Ölüm Tecrübelerinin(YÖT-NDE near death experiences) , ölüm anında neler gerçekleştiği objektif olarak araştırıldı.”
Kalp durmasından sonra hayata dönen hastaların % 37’si uyanıklık halini tanımlıyor , fakat enteresan bir biçimde yaşadığı olayları açık bir şekilde hatırlayamıyor.
“Bu nedenle çoğu insan başlarda bu mental aktiviteyi hatırlasa da sonrasında belki de beyin hasarı ya da uyuşturucuların etkisiyle bu anıları kaybediyor,” olarak açıklıyor Dr. Parnia .
Uyanıklık halinde olan bu hastaların % 46 ‘sından alınan ölümle ilgili zihinsel bildirimler ise bilinen YÖT ile uyuşmuyor. Bunlar korku ve ızdıraplı tecrübelere dayanıyor. Bunların sadece % 9’unda tecrübeler ilişkili iken, % 2sinde ise tümüyle bilince istinaden görme ve duymaya ilişkin tecrübeler mevcut.
Dr. Parnia kalp durması sonucundan halen sessel uyaranlara maruz kalan, kaydedilen ve onaylanan bir vakada :” Bu gerçekten önemli, çünkü ölüme ilişkin tecrübelerde genelde halüsinasyon ve illüzyonla ilişkilendirilir, özellikle kalbin durması ve başarıyla çalıştırılması arasındaki kalbin durduğu sırada gerçek bir tecrübe yaşanmaması gerekir. Fakat bu vakada kalp atmazken, 3 dakikalık periyotta bilinç ve uyanıklık hali yaşanıyor. Bu paradoksal bir vaka çünkü genelde kalp durduktan 20 ila 30 saniye sonra beyin çalışmayı durdurur ta ki kalp yeniden çalışana kadar. Ayrıca bu vakada görsel uyanıklığa detaylı anılar ve doğrulanmış olaylar tutarlı olarak gelişti.
“Fakat yine hastaların bu uyanıklık tecrübelerinin gerçekliğini kesin olarak kanıtlamak mümkün değil(sadece % 2’si vücut dışı tecrübeyi iyi hatırladığından). Bu nedenle bu alanda daha fazla çalışmaya ihtiyaç var. Açıkça ölüm tecrübesini hatırlanması üzerine artık ön yargısız ve değerli bir araştırmaya sahip.”
Yine de bu konuda bilincin(belirgin veya kapalı) uzun dönemli psikolojik yan etkilerinden birinin post travmatik stres dahil diğer bozukluklara yol açıp açmadığı araştırılmalıdır.
Resüsitaston Baş Editörü Dr Jelly Nolan: “ The AWARE araştırmasındaki araştırmacıları bu çalışmayı bitirdiklerinden dolayı kutluyor ve muhteşem araştırma öldüğümüzde neler olduğuna ilişkin daha geniş çaplı araştırmalara yol gösterecektir. “
Kaynak:
Araştırma Referansı :
- Parnia S, et al. AWARE—AWAreness during REsuscitation—A prospective study. Resuscitation, 2014 DOI: 10.1016/j.resuscitation.2014.09.004