Melbourne Üniversitesi’nden bilim insanları tarafından yayınlanan yeni makalede, hayvanların çok güzel görünmesine rağmen, neden güvenilmez yanardöner renkleri kullandığı ortaya kondu. Özel adaptasyonlar sayesinde, hayvanlar yanar döner renkleri kontrol ederek güvenli bir bilgi akışı sağlıyor gibi gözüküyor.
“Yanardönerliği çalışmak oldukça yanıltıcı olabiliyor çünkü, izleyicinin konumu ve ışığın yönüne bağlı. Yani yanardöner renkler anlık değiştiğinden, onları güvenli bir bilgi akışı sağlayacak şekilde görmek zordur. İletişimin birinci kuralı bilginin güvenilir olmasıdır- bu hem hayvanlar, hem de insanlar için aynıdır,” diyor Biyo-Bilimler Fakültesi’nden araştırmanın kıdemli yazarı Dr. Amanda Franklin.
Buna rağmen paradoksal olarak, kelebeklerin kanadı, tavus kuşunun tüyleri gibi doğada yanardöner renklere göz kamaştırıcı birçok örnek vardır.
Erkek Sinekkuşları Kur Yapmak İçin Boyunlarındaki Pembe Rengi Kullanıyor
Araştırmanın yardımcı yazarı doktora öğrencisi Leslie Ng şöyle açıklıyor: “ Hayvanların yanardönerliği nasıl algılayarak işlediği üzerinde çalışırsak, yanardönerliğin gerçekten kullanışlı bir iletişim sinyali olabileceğine dair daha iyi bir fikir edinebiliriz. Güvenilir yanardöner sinyaller, genelde hayvanların görsel efektleri kontrol etmesini sağlayacak davranışsal ve fiziksel adaptasyonlarla birlikte gelir. Örneğin; erkek Anna’nın sinekkuşları(Calypte anna)) kur yapma uçuşlarını hassas bir şekilde kontrol ederek, böylece yanardöner boyunlarındaki parlak pembe rengi izleyen dişilere sürekli pembe görünür.”
Dr. Franklin, organizmaların ışıkla çok güzel oynayabildiğini söylüyor.” Evrimler beraber, mikro yapılarını özel efekt yapabilecek şekilde adapte ettiler. Bazıları mikro yapıları hassas açılarla kontrol ederek yanardöner renklerin tonunu ayarlıyor. Bu şekilde, bilgiyi kontrol ederek renkle iletişim kuruyor.”
Leslie Ng ise pek çok araştırmada yanardöner renklerin kur yapma ya da kamuflaj için önemli olduğunu belirttiğini fakat bu sinyallerin göz alıcı sinyallerin hayvanlar tarafından gerçekte nasıl görüldüğünü nadiren dikkate aldığını söyledi.
“Bundan dolayı, yanardönerliği hayvan beyninin nasıl işlediği hakkında çok az bilgiye sahibiz,” diyor.
Yanardönerlik aynı zamanda organizmanın renkleri nasıl gösterdiği ve sinyalci ile gözlemcinin konumuna bağlı. Örneğin; yanardöner renk hızlı parlıyorsa farklı işleniyor ya da renkler hızlı geçiyorsa farklı işleniyor.
Baş yazar, Prof. Devi Stuart-Fox çalışmalarının, hayvan iletişiminin renkli dünyasına yeni bir bakış açısı getireceğini ve yanardöner renklerin doğada nasıl çalıştığını doğru bir şekilde incelemenin zorluklarını vurguladığını belirtiyor.
“Doğa, dinamik ve renkli sinyallerin tespiti ve işlenmesi için bir test alanı sunuyor. Hayvanların bu sinyalleri nasıl güvenle kullandığını ve ürettiğini anlayarak, insan gözlemciler için doğadan ilham alan yanardöner malzemelerin tasarlanmasına yardımcı olabiliriz.”
Araştırma Referansı:
Devi Stuart-Fox et al. The Paradox of Iridescent Signals, Trends in Ecology & Evolution (2020). DOI: 10.1016/j.tree.2020.10.009
İlgi çekici bir içerik. Hayvanlar alemini her zaman merak etmişimdir. Böyle içerikler okudukça merakım daha çok artıyor.