10. ve 11. yüzyıllarda yaşamış en önemli matematikçilerden biri olan İbn-i Heysem ( ibn al-Haytham ), 13. yy Avrupası’nda muazzam optik kitabı ile tanınır. Bu kitapta görmenin matematiksel teorisini anlatır. İbn-i heysem, 965 (h.354) senesinde Basra şehrinde doğdu. 1038 (h.430)senesinde Kahire’de(Mısır) vefat etti.
11.yy bilgisine, Kitab-ül-menazir (De aspectibus) ile görme problemine yeni bir çözüm getirmektedir. Bu kitap latinceye çevrilerek 1270 yılında basıldı. Alhazeni’den “Opticae” adını taşıyor. Bilimsel çalışmalar sonucu gözün görme olayını açıkladı. Öklit ve Batlamyus’tan beri herkes görme olayını, gözden çıkan ışınların cisme ulaşarak, gözün eşyayı algılaması olarak biliyordu. İbn-i heysem, ilk defa, bunun ilmi olmayıp, yanlış olduğunu savundu ve doğru olan kendi teorisini ortaya koydu. İbn-i Heysem’e göre görme, eşyadan yansıyan ışınların göze gelmesi ve gözün arka odak noktasında birleşmesi üzerine gözün eşyayı görmesiyle gerçekleşir.
Hayatı
Onuncu ve on birinci yüzyıllarda yetişen müslüman fizik, matematik ve
astronomi alimi. İsmi, Hasan bin Hasan bin Heysem, künyesi Ebu ali’dir. Batıbilim dünyasında alhazen adıyla tanındı.
Tahsile basra’da başladı. zamanının yüksek din ve fen ilimlerini de burada
öğrendi tahsilinin bir kısmını tamamladıktan sonra, bağdat’a giderek bilhassa;
matematik, fizik, mühendislik, astronomi, metalürji gibi fen ilimlerini
öğrenip, şöhrete kavuştu. öğrendiklerini uygulama safhasına koymak için çok
gayret gösterdi. Önemli sonuçlar elde etti. O yıllarda karanlık çağı yaşayan,
cehalet içinde yanan Avrupa ve diğer ülkelere bilim ,kültür ve medeniyet
ışığını sunan binlerce bilim insanından biri İbn-i Heysem’dir.
İbn-i heysem, gözde görme olayının mercekle meydana geldiğini, iki gözün
birden aynı şeyi nasıl gördüğünü, ışığın küresel ve parabolik aynalarda
yansımasını inceleyerek aydınlığa kavuşturmuştur.
İbn-i heysem’in başarıları diğer ülkelere kadar ulaşınca, Mısır’da o
zamanlar hüküm süren, şii-fatımi devleti hükümdarlarından El-hâkim; kendisini Mısır’a davet etti. İbn-i heysem, Mısır’a gitmeden önce, Nil nehri ile ilgili bir sulama projesi ve bilim teknik çalışmalarda bulunmuş, Nil Nehri’nden nasıl yararlanabileceğini araştırmıştı. Projesini fatımi sultanı El-hâkim’e açıklayınca, sultan projesini gerçekleştirilmesi için ona her türlü yardımı yapacağını bildirdi. İbn-i Heysem, nil nehri boyunca bilimsel ve teknik incelemelerde bulundu. Yaptığı projelerin başarılı bir şekilde uygulanabilmesi o günkü şartlarda mümkün olmadığını görünce, hükümdardan af diledi. İbn-i heysem, El hekim’in kendisi hakkında kanaatlerinin değişmesinden korkarak, gözden ırak bir yere çekilip hükümdardan uzak durmaya karar verdi. Gizlice ilmi çalışmalarını sürdürerekbirçok eser yazdı. Bilim tarihçilerine göre; İbn-i heysem’in hayatının bu dönemi en verimli ve başarılı devri olmuştur. İbn-i heysem, Biruni ve İbn-i Sina ile çağdaşlaştı.
İbn-i heysem, çağının bütün bilimlerinde otoriteydi. Fevkalade keskin bir
görüş, anlayış, muhakeme ve zekâya sahipti. Aristo ve Batlamyus’un fikirlerini inceleyerek hatalarını gösterdi,bunları inceleyerek arapçaya tercüme etti. Ayrıca tıp biliminde de derinleşti. Geometriyi mantığa uyguladı. Öklit ve Apellenius’un geometrik ve sayısal metotlarını geliştirdi ve pratik uygulama alanlarını işaret etti. Geometri ve matematiğin inşaatçılık alanında uygulanmasında katkıda bulundu. Eski medeniyetlerden intikal eden matematik, geometri ve astronomiyi tetkik ederek ilmi tenkitlerini ortaya koydu ve bu sahalarda kendi
nazariyelerini geliştirerek bilim dünyasına sundu. Mesela; Aristo ve Batlamyus’a ait olan dünyanın, kâinatın merkezi olduğu şeklindeki görüşleri üzerindeki şüphe ve tereddütlerini ifade etti. Dünya
merkezli bir kâinat sisteminin kesin olmayacağını, uzayda daha başka
sistemlerin de bulunabileceğini ve güneş sisteminin mevcut olduğunu söyledi.
Nitekim İbn-i heysem ‘in yüzlerce yıl sonra önce, İbn-i şatır ve Batruci sonra Newton ve Kepler, güneş sistemi mevcut teorisini kabullenmişler ve dünyanın bu sistem içinde bulunduğunu söylemişlerdir.
Fotoğraf makinesinin temeli karanlık oda
İbn-i heysem, optikte gölgenin nasıl meydana geldiğine dair bir teori
ortaya attı. Fotoğraf makinesinin ilk modelini ve karanlık odayı ilk defa o denedi. Gökkuşağının nasıl oluştuğunu ve bunda renklerin meydana gelişini gayet güzel bir şekilde izah etti.
Billur küre şeklindeki küçük su taneciklerinden güneş ışığının kırılıp yansıma prensiplerini açıkladı. Özellikle ışığın yansıması konusunda fizik ve optiğe getirdiği yenilikler, altı asır boyunca dünya bilim çevrelerini
etkilemiştir.
Işığın kürevi ve parabolik aynalarda yansımasını inceleyerek bu olayı
açıklayan İbn-i heysem, konkav aynalar hakkında şöyle demektedir: “Güneş
ışıkları, güneşten doğru yolla yayılırlar ve her parlak cisimden eşit açılarla
yansırlar. Yani yansıyan ışık, yansıyan ışık alanı içinde bulunan ve parlak
cisme ışığın geldiği noktada teğet olan bir doğru ile gelen ve yansıyan ışın
iki eşit açı yapar. Bundan şu sonuç çıkar: küresel yüzeye gelen ve yansıyan
ışınla, ışık alanı içinde bu noktaya birleşen daire yarıçapıyla iki eşit açı
teşkil ederler. Parlak bir cisimden herhangi bir noktaya yansıyan her ışın, o
nokta üzerinde bir ısı üretir. Eğer bir noktaya birçok ışın gönderilse o
noktada ısı, ışın sayısıyla orantılı olarak artar. Küresel içbükeyliği yarım
daireden daha az olan ve ekseni güneş kütlesinde son bulacak şekilde güneşe karşı yerleştirilen her çukur aynada, güneşten aynanın eksenine paralel olarak gelen ışınlar, ayna yüzeyinden eksene doğru yansırlar ve eksen üzerinde yarıçapı iki eşit parçaya ayrılırlar. Eğer küre yüzeyi içindeki bir çemberin çevresinden belli bir yönde gelen ışınlar, küresel içbükey bir aynanın ekseni üzerindeki bir noktaya doğru yansırlarsa, küre alanındaki başka ışınlar umumiyetle oraya doğru yansımazlar…”
Özellikle ışığın yansıması konusunda optiğe getirdiği yenilikler, batı bilim
dünyasında alhazen problemi diye meşhur olmuştur. İbn-i heysem, ayrıca ışığın şeffaf cisimlerden geçmesi sırasında meydana gelen yansımayı da incelemiştir. İbn-i heysem, bir müddet yer küreyi kuşatan atmosfer tabakasını da inceledi. Atmosfer kalınlığını hesaplamaya
çalıştı. Güneş ve Ay’ın ufka yakınken daha büyük görünmelerinde atmosferintesiri olduğunu fark etti. Yaptığı rasatlarla astronomik tan’ın, güneş ufkun tam 19 derece altındayken başladığını veya bittiğini ve güneş ışınlarının bize atmosferik bir kırılma ve dağılma ile ulaştığını açıkladı. Sabahleyin tam karanlıktan aydınlığa geçişin başladığı bu astronomik tan’a fecr-i sadık denir.
İbn-i heysem, bu anda güneşin irtifasını -19° olarak hesaplamıştır.
Akşam güneş battıktan sonra ufukta sabah vaktindeki gibi bir hadise meydana gelir. Şafak denen kızıllık, turuncu, sarı ve beyaz renklerden sonra yine aynı astronomik tan anında siyahlık çöker. Atmosferin ağırlığı ve yoğunluğu ile bunların maddelerin ağırlığına tesir etmesi arasındaki münasebeti tahlil etti. Havanın yoğunluğunun ışığın kırılması ile doğru orantılı olduğunu ve hava yoğunluğunun yükseklik ile değiştiğini keşfetti.
Diğer Eserleri
İbn-i Heysem’in yazdığı diğer eserlerden bazıları şunlardır:
1. Kitabü’l-cami’ fi usuli’l-hisab: matematiğin esasları ve metodolojisi ile ilgili bu eserinde, matematik, geometri, cebir, geometrik analiz gibi temel konuları izah etmiş, örnek çözümler ortaya koymuştur.
2. El-muhtasar fi ilmi’l-hendese: euclid geometrisinin tetkik ve tenkidine dairdir.
3. Kitabun fihi rüdud alel_felasifeti’l-yunaniyye ve ulemai’l-kelam: eski yunan filozoflarına ve onlara uyan bazı kelam âlimlerine reddiye olarak yazılmıştır.
4.Kitabü’l-ezlal: Ay ve güneş tutulmaları hakkındadır.
5. Risaletün fi keyfiyetü’l-ezlal: Gölgenin meydana gelmesi incelenmiştir. eser, 1907 senesinde Almanca’ya çevrilerek bastırılmıştır.
6. Kitabun fi ilmi’l-hendese ve’l-hisab ;matematik-geometri ile ilgilidir.
7. Kitabun fi’l-cebri ve’l-mukabele.
8. Makaletü’n f’i-stihracı semti’l-kıble fi cami-il-meskuneti bicedavilin: bütün dünyanın o zamanki yerleşim merkezlerinde kıblenin nasıl bulunacağının hesaplanması ve bunların cetvelleri ile ilgilidir.
9. Risaletün fi şerhi itticahi’l-kıble: kıblenin bulunması hakkındadır.
10. Kitabun fi hayati’l-alem: kainatın düzeni ve sistemi hakkındadır. eser, ispanyolca, latince ve ibraniciye çevrilmiştir.
11. Kitabu hey’eti’l-alem,
12. Risaletün amili’l-ayni vel-ibsar: gözün yapısı ve görme olayının incelenmesi hakkındadır.
13. Şerh-ü mecisti ve telhisihi,
14. Kitabün fi aletiz-zıl,
15. Kitabu’t-tahlili vet- terkibi’l-hendesiyyin.
Bu eserlerinden başka, mutezile fırkasına, mantıkçılara ve diğer fen ve ilim erbabına cevaben bir çok reddiyeler ile kendisine sorulan fen sorularına verdiği cevapları bildiren risaleleri de vardır. İbn-i Heysem’in fizik, astronomi, güneş ve ay sistemleriyle ilgili o kadar çok eseri vardır ki, bunların bir kısmından bastırılarak hazırlanan kitaplar Hıristiyan ve Yahudi aleminde ders kitabı olarak okutulmuştur. Muhtelif ilim dallarında ortaya koyduğu terimler bugün hala kullanılmaktadır. Astronomideki modern başarıların kaynağı, İbn-i heysem’in parlak görüş ve teorilerinden kaynaklanmaktadır. Apollo ile Ay’a inen ilk astronotlar, orada gördükleri muhteşem kraterlere önemli adlar verirken, bir tanesini de İbn-i Heysem olarak isimlendirdiler.
(yeni rehber ansiklopedisi; 9 / 278-281)
İbn-i Heysem fizik bilimine hangi bilgileri kazandırmıştır?
Fiziğin geniş bir dalı olan optik fizikte, temel kabul edilen bilgileri ilk defa keşfetmiştir. başka bir ifade ile optik fiziğin ilk kurucusudur. Bugün modern fizik olarak ifade edilen deneysel fiziğin de ilk önderidir.
Batı dünyasında, 13. yüzyıldan önce girmiş olan Kitâb’ül Menâzır adlı eser, günümüzün optik fiziğinin temel konularını ihtiva eden ilk eserdir.
Avrupa bilim dünyasında etkisini 700 yıl sürdüren bu eserdeki bilgileri maddeler halinde şu şekilde özetlemek mümkündür.
İbn-i heysem; görme olayını, Öklit ve Batlamyus’tan zamanına kadar doğru olarak kabul edilen, “cisimlerin gözden yayılan ışınlarla görüldüğü” varsayımını temelden yıkanarak şu şekilde açıklamıştır: ”Göz; cisimlerden gelen ışınları merceği vasıtasıyla kırarak retina (sarı leke) üzerinde oluşturup gerçek görüntüyü verir.”
Heysem, optik fiziğin bu temel görüşü dışında;
1-Görme olayının ilk doğru açıklamasını yapmıştır.
2-Gözün fiziksel özellikleri.
3-İki gözün aynı cismi tek olarak görme olayının açıklanması.
4-Küresel ve parabolik aynalar, küresel aberasyon, cisimlerin ağırlık merkezi problemleri, izoperimetrl, trisseksiyon meselesi, diyoptri konuları.
5-Işığın; hava, su ve değişik ortamlardan geçerken kırılma olayları.
6-Kırılma açıları arasındaki oranın sabit olmadığı.
7-Işığın yansıma olayının açıklanması ve ışığın geliş açısı ile yansıma açısı arasındaki oran hakkında bilgiler.
8-Küçük açılar altında gelen ışınların kırılma kanunları (kepler’e atfedilir.)
9-Mercek, prizma, aynaların çeşitleri ve fiziksel özellikleri
10-Güneş ışınlarının fiziksel özellikleri.
11-Güneş ile Ay’ın ufuk noktasına yaklaşınca daha büyük görülme nedenlerinin açıklanması.
12- Güneş’in, ufuk noktasında görülmeden önce ve battıktan sonra, ufuk düzleminin ancak 19 derece aşağıda bir noktaya gelince “alaca karanlığın” başladığını açıklamıştır. Böylece tan olayı kavramına yeni boyutlar kazandırmıştır.
13-Küresel astronomi ile ilgili bilgiler.
14-Atmosfer basıncı ve bu basınç değerinin atmosfer yüksekliği ile değişimi.
15-Atmosfer basıncının yıldızlardan gelen ışınlar üzerine etkileri.
16-Atmosfer yoğunluğunun, ışığın kırılması ile doğru orantılı olduğu ve atmosfer yoğunluk değerinin yükseklik ile değişimi.
17-Yerküre (dünya) atmosfer tabakasının 15 km. civarında olabileceği.
18-Ay’ın hâle durumunun açıklanması.
19-Gökkuşağı (alâim-i semâ) olayının açıklanması.
20-Fizikte geniş uygulama alanı olan “karanlık oda” olayı ile ilgili bilgiler. (levi ben gerson’a ‘1288-1344’ atfedilir.)
21-Ölçü geometrisi, elips ve daire terkibi.
22-Cebirle çözüldüğü vakit 4. dereceden bir problem haline dönüşe bilen “bilardo veya küresel ayna probleminin” geometrik olarak çözümü konularında temel bilgiler ilk defa açıklanmıştır.
Kaynaklar:
(bilim ve teknolojinin gelişimi ile islam bilginlerinin yeri, lütfi göker,92-94)
https://harvardmagazine.com/2003/09/ibn-al-haytham-html