Sorting by

×
Fizik

Doç. Dr. Kerem Cankoçak’la Türkiye’de Bilimin Geleceği Üzerine Röportaj

Bilim meraktan doğar. İTÜ Fizik Mühendisliği Bölümü  öğretim üyesi Doç. Dr. Kerem Cankoçak, hocamızla Türkiye’de bilimin geleceği ve özellikle teknolojide neden ilerlemediğimiz noktasında kısa bir röportaj yaptık. Kendisi CERN’de yani Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’nde araştırmalarda bulunmuş, başarılı projelere de imza atmış değerli bir bilim insanıdır.

Röportaj: Fahri Sarrafoğlu

HADİ BİR ŞEYLER İCAT EDELİM” DEMEKLE TEKNOLOJİ GELİŞMEZ

 

-Yıllar önce kağnı bulundu ve insanlar buna çok sevindi. Eğer bu sevinme yeterli olsaydı bugün biçerdöver yada traktör bulunmazdı. Yani hep teknoloji ilerliyor..Peki, biz Türkiye olarak bu ilerlemenin neresindeyiz ?

 Türkiye olarak bu ilerlemenin çok gerisindeyiz. Belki 100-200 yıl gerisindeyiz. Çünkü teknoloji “hadi bir şeyler icat edelim” demekle gelişmez. Bu bütünsel bir ilerlemedir. Felsefe, bilim, demokrasi, insan hakları vs hepsi birlikte ilerler. Türkiye ise bütün bu alanlarda nal topluyor. Nedeni ise binlerce yıllık bağnazlık. Bu topraklarda bir reform yaşanmadı, Rönesans yaşanmadı. Aydınlanma 200 yıl geç geldi o da çok kısa sürdü. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde biraz bir aydınlanma hareketi oldu sonra kesildi. Kesilmesinin sosyo-politik nedenleri var. Şimdi onlara girmeyelim, ama özetle teknoloji tek başına ilerlemez. Biz diğer alanlarda da geri olduğumuz için teknolojide gerideyiz.

BİLİM OLMADAN TEKNOLOJİ OLMAZ

-Sizce hocam, dünyada genel olarak teknolojik ilerleme sadece belli alanlarda mı yani para getirecek alanlarda mı ilerleme oluyor, bilim ilaç ve iletişim teknolojisi alanına sanırım yoğunlaşmış durumda diyebilir miyiz?

Hayır, teknolojik ilerleme diğer ilerlemelerden soyutlanamaz. “Revolution” yani “devrim” kelimesinin kökeni “dönmek”ten gelir.500 yıl önce Kopernik’in güneş merkezli evren sisteminde, gezegenlerin güneş etrafındaki “dönmeleri” toplumda “devrim”lere yol açmış, krallıkları devirmiş, demokrasiye yol açmıştır. Bütün bu bilimsel devrimlerin sonucu teknolojik atılımlar ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla teknolojide ilerleme “para getirecek” alanlarda olur demek çok yanlıştır. Teknoloji bilimsel ilerlemenin yan ürünüdür. Bilim olmadan teknoloji olmaz.

BİLİMSEL KÜLTÜRÜ ARTIRMALIYIZ

 

– Türkiye’de gençlerin -hatta ilkokul öğrencilerin icat çıkarması gerekirken, bunun için yolları açılması gerekirken tam tersi ” İCAT ÇIKARMA ” yada “eski köye yeni adet getirme ” diyoruz. Bu bilinç altı baskısından nasıl kurtarmalıyız çocuklarımızı?

Bunun tek yolu bilimsel kültürü artırmaktır. Okullarda ortaçağdan kalma masallar anlatmak yerine bilimsel gerçekleri anlatmak gerekir. Bu toplumda binlerce yıldır tek referans  dindi. İlk olarak Cumhuriyet döneminde bilimsel cevaplar verilmeye başlandı topluma. Dinde icat filan olmaz. Bütün cevaplar tek bir kitapta vardır zaten. O yüzden yeni bir şey araştıran, soran kişilere “icat çıkarma” derlerdi. Bu durum binlerce yıl devam etti. İşte bu din baskısı 90 yıl önce biraz hafifledi ama son yıllarda tekrar bir geri dönüş yaşıyoruz. Zaten politik anlamda o yüzden “gericilik” denir bu geri dönüşlere. Bu bilinç altı baskısından nasıl kurtulmalıyız” sorusunun cevabı laik eğitimden geçer.

 

BİLİMİN HURAFESİ OLMAZ

Bir yazınızda “Musluğu tamir ederken doğa üstü varlıklara güvenen bir musluk tamircisi işsiz kalır. Bu nedenle, bilimsel kültürü hazmetmiş toplumlar diğer toplumlardan çok daha hızlı ilerler, gelişir. ” diyorsunuz…Ülkemiz için soruyorum bu soruyu, ülkemizde maalesef hurafe mi ön planda yani bilimin de hurafesi olur mu denirse ne diyebiliriz?

Bilimin hurafesi olmaz. Bilimsel önermeler yanlışlanabilir önermelerdir. Örneğin evrim kuramını ele alalım. Bugün artık büyük bir kesinlikle biliyoruz ki dünyadaki bütün canlılar 4 milyar yıl önceki tek bir DNA’dan türemiştir. Bu bir bilimsel bilgidir ve çürütülmeye açıktır. Tersine bir kanıt bulursunuz, mesela farklı bir DNA bulursunuz yada evrim ağacına uymayan bir fosil bulursunuz ya  6 milyar yıl yaşında bir fosil bulursunuz, böyle bu kuram çöker. Ama yok böyle kanıtlar. Bilim kanıta dayanır. Oysa dini hurafeler için kanıt gerekmez. Tek kanıt inançtır. Başka bir kanıt göstermek zorunda değilsinizdir ve bu nedenle de dini hurafeler çürütülemez. Yine o nedenle dini hurafelerden teknoloji çıkmaz. Çünkü yanlış bilgilerdir. Masallardan bilgiye erişemezsiniz. Dolayısıyla da inanca dayalı bilgiyle toplum ilerlemez.

90 YIL ÖNCESİNE GÖRE ÇOK YOL KAT ETTİK

 

– Türkiye’nin buluş ve teknolojide geldiği noktayı cumhuriyetin kuruluş itibariyle karşılaştırırsak çok da kötü değiliz diyerek moral bulabilir miyiz? Birtakım rakamsal veriler ışığında eğer elinizde varsa?

 Sadece kendi ülkemize bakarsak evet 90 yıl öncesine göre çok yol kat ettik. Ama dünya genelinde bakarsak diğer ülkeler bizle arayı çok daha fazla açtılar. Onlar çok çok daha fazla yol kat ettiler. Sayısal veriler her yerde bulunabilir. Bilimsel üretimde dünya sonunculuğuna yakın bir yerdeyiz. Teknolojik üretim ise sıfıra yakın. Halkı ‘’yerli uçak”, “yerli araba”, “yerli İHA” masallarıyla kandırıyorlar. Bunların hiç biri yerli değil, hepsi montaj.

BİLİM MERAKTAN DOĞAR

 

-İTÜ’de gençler boş durmuyorlar, devamlı projeler var…İTÜ’de ki gençler gibi ülkemizde çok buluş adamı olmaya adaya gençler var bunlara dönük tavsiyeleriniz nelerdir?

İlk sorunuza yanıtımda bahsettiğim gibi, teknolojik ilerleme bir bütündür. Tek başına teknolojiyi geliştiremezsiniz. Sadece projelerle olmaz bu iş. Toplumsal bir değişim gerekir: demokraside, insan haklarında, bilimde ve felsefede atılımlar gerekir. Teknoloji bilimin yan ürünüdür. Peki bilim nereden doğar? Bir gereksinimden mi? Hayır. Aslında bilim sadece meraktan doğar. Nereden geldik, nereye gidiyoruz? Etrafımızda gördüğümüz bunca çeşitliliğin kaynağı nedir gibi temel sorulara, aklın ışığında deneylerle, deneme-yanılma metoduyla açıklama getirme çabasından doğar bilim. Şimdi siz bu sorulara binlerce yıllık efsanelerle cevap verirseniz, üstelik bu masalları ilkokullara sokarsanız ülkede bilimsel merakı öldürürsünüz, ki Türkiye’de olan budur. Türkiye’de bilimsel kültür sıfırlanmış durumda. Gençlere masallar anlatıyorlar. Dolayısıyla böyle bir ortamda istediğiniz kadar “proje” üretin hiç bir yere varamazsınız. İTÜ’nün yetiştirdiği mühendisler de Japon firmalarında tercümanlık yaparlar ancak.

-Son olarak “Bilim adamı azlığı değil de ” “Bilim adamı durgunluğu ” var diyebilir miyiz, yani hevesi kaçmış morali -motivasyonu olmayan bir bilim adamları topluğumuz mu var sizce?

Evet doğru. Kağıt üzerinde çok bilim insanımız var. Ama yukarıda söylediğim ortam içinde, bilimsel olmayan bir kültür içinde bu insanlar da bilimsel sıfatlarını kaybediyorlar. Yakın vadede Türkiye için pek umut göremiyorum. Uzun vadede ise, çok köklü eğitim reformlarıyla, toplumda sosyo-ekonomik dönüşümlerle vs belki birkaç yüzyıl sonra Türkiye’de işler düzelmeye başlayabilir. Şu anda yolsuzlukta 2., yaşam şartlarında dünya sonunculuğuna oynayan, bilimsel üretimde en alt sıralarda sürünen bir ülke olmaya devam edeceğiz. Toplum bilgilenmeden, akıllanmadan, bilinçlenmeden ülkede hiç bir şey değişmez. O yüzden toplumda bilimsel ve teknolojik bir atılım yapmak bütünsel bir sorundur. Sadece proje üretmekle olmaz. Laiklik, dinin siyasal ortamdan dışlanması, demokrasinin gelişmesi, insan haklarının ve hukukun üstünlüğünün sağlanması şarttır.

 

Daha Fazla Göster

Oğuz Sezgin

Bir bilim sever ve kimyager olarak, internetteki Türkçe kaynak eksikliği görerek Gerçek Bilim’i 2012'de kurdum. Bu sitede gördüğünüz pek çok bilim ve teknoloji haberini ciddi kaynaklardan toplayarak sizin için araştırıyor, çeviriyor ve derliyorum. Gerçek Bilim'deki diğer yazarlar ve ben, her gün baş döndürücü şekilde gelişen bilim ve teknoloji haberlerini size aktarmaktan kıvanç duyarız.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Başa dön tuşu